Düğünler; yüzyıllardan beri birçok farklı kültürde kutlanan bir ritüel olmuştur. Farklı kültürlerle beraber farklı gelenekler de bir düğünün, dünya çapında nasıl kutlandığı konusunda benzerliklere sahip olsa da birçok farklılıklar da ortaya çıkarmıştır.
Orta Çağ’da pek çok düğün, kadın ve erkek arasındaki birliktelikten ziyade iki aile, iş çevresi ya da ülke arasındaki anlaşmayı vurgulayan, sevgi ve aşktan çok sosyal sınıfın belirleyici olduğu politik törenleri temsil ederken, günümüzde değişen sosyal statüye uygun olarak sevgi ve aşkın belirleyici olduğu iki insan arasındaki birlikteliği temsil etmektedir.
Düğün ya da nikahta gelin tarafından giyilen ve giyildiği çevrenin, sosyal, kültürel ve ekonomik durumuna göre rengi ve biçimi değişen ve gelin figürünü kucaklayan gelinlikler özel giysilerdir.
Doğuda gelinlikler daha renkli ve süslü iken batıda daha geleneksel ve sade renklerdedir. Batıda gelinlikler genellikle bir gelinin vücudunu vurgularken, kadınlık ve duygusallığı ön plana çıkarır. Gelinler, gelinlikle beraber dekolteyi de cildin ne kadar açığa çıktığına bağlı olarak tercih ederken,
Doğuda gelinlikler daha muhafazakar ve geleneksel yaklaşımla tasarlanan parlak, altın ve kırmızı tonlarda, tam uzunlukta, dini inanca uygun olarak saçlar için de kapsama alanı sağlayan ve gelinler tarafından zaman zaman yüz örtüsüne de sahip olarak tercih edilir.
Hem doğuda hem de batıda gelinlikler, gelinin güzelliğini ve zarafetini gözler önüne sererken, aynı zamanda en pahalı kumaş ve süslemelerin kullanıldığı ailelerin sosyal durum ve refahının görsel bir göstergesidir. Batıda beyaz gelinlik çeşitli dönemlerde giyilse de ilk kayıtlar 15.Yüzyıl’a dayanmaktadır.
Özellikle günümüzde saflık ve bekareti simgelemesi ise ilk kez 19. Yüzyıl’da Kraliçe Viktorya’nın düğününde giydiği gelinlikle vücut bulmaktadır.
20.Yüzyıl’dan itibaren gelişen teknoloji ve küreselleşme ile modanın dünya çapında takip edilebilir olması gelinlik trendlerinde beyaz rengin tercih edilmesini yaygınlaştırmıştır.
21. Yüzyılda ise hem doğu hem de batıda, gelinlerin kendi zevk ve beklentilerine uygun olarak seçebileceği renkte, modern ve geleneksel tarzda kolsuz, straplez, sırtı açık ya da kolları uzun, yüksek yakalı, sırtı kapalı, çoğunlukla uzun ya da kısa etekli, fermuarlı ya da bağcıklı sırta sahip gelinlikler popülerleşmiştir.
Biz de ise gelinlik konusunda hem batı hem de doğu kültürünün sentezi görülmekte olup, özellikle Osmanlı döneminde gelinlik, gösterişli giyinen evli kadınların aksine, süslü ve şatafatlı giyinmesi ayıp olarak kabul edilen genç kızların, düğünde artık süslü giyinmeye başlayabileceklerini gösterdiği bir belirteçtir.
Gelinliğin türü sosyal sınıfa göre değişirken, kırsal kesimde ve şehirde yaşayanların düğünlerde giydiği gelinlikler farklıdır. Örneğin Saray hanedanlığında kırmızı renk kullanılırken, halk çeşitli renkleri kullanmıştır. İlk beyaz gelinliği 1898'de II. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan giymiştir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde popüler hale gelen beyaz gelinlik, günümüzde özellikle moda haline gelen "vintage" tarzı ile her modelde ülkemizde kabul görmektedir.